10 Nisan 2012 Salı

Bir ortaçağ hatırası: Toledo

Madrid'e kadar gitmişken, bir gününüzü 70 km güneyde bulunan UNESCO Dünya Miras Listesi'ne girmiş Toledo'ya ayırmadan dönmeyin. Hele ki tarihi, eskiyi, kılıçları, metal eşyaları, Ortaçağı sevenlerdenseniz ve o günlerin ruhunu yaşamak istiyorsanız bir gününüzü bu nefes kesici ortaçağ şehrine illa ki ayırın. Eskiden sadece karayoluyla, yaklaşık 1-2 saatte gidilirken şimdilerde Madrid'den kalkan trenlerla sadece 25 dakikada orada oluyorsunuz.

Üç yanı Tajo Nehriyle sarılı Toledo, İspanya'nın tam ortasındaki Kastilya-La Mancha bölgesinin merkezi.


Aynı zamanda ünlü şovalye Don Kişot ve seyisi Sanço Panza'nın da memleketi.


Antik şehrin ana girişlerinden Puerta de Bisagra (Bisagra Kapısı) dimdik ayakta duruyor ve bugün antik şehrin ziyaretçilerini hala o karşılıyor.


Toledo'yu önemli kılan özellikler saymakla bitmiyor. Her köşesi tarih kokan, ortaçağ ruhunu dolu dolu yansıtan, titizlikle korunmuş dolambaçlı ve yokuşlu sokakları tarihin değişik dönemlerinde Hristiyanlara, Endülüs Emevilerine ve Yahudilere ev sahipliği yapmış. 11. yüzyılda kentte tüm bu kültürler arasında bir kaynaşma yaşanmış.

Bu farklı kültürlerin kendilerine has özellikleri Toledo'yu zengin bir mimari yapıya kavuşturmuş. Güneşin bonkör ışıklarından kaçınmayı adet edinmiş Arap mimarisinin etkisiyle, evler içlerine minimum ışık almak üzere bitişik nizam, sokaklarsa iki kişinin aynı anda zar zor geçebileceği kadar dar şekilde tasarlanmış..


Şehrin kemerli, gölgeli ve serin sokakları sizi daima Zocodover Meydanı'na çıkarırken, genzinize dolan bariz rutubet kokusu da zihninizi o eski çağlara taşıyor.


Şehrin ana meydanı Zocodover, tarih boyunca pazar yeri olarak ve diğer bir çok meydanlar gibi ceza amaçlı kullanılmış. Bu meydanda giyotin ya da dar ağacında sayısız cana kıyılmış.


Meydanın sağ tarafında boylu boyunca sıralanmış mağazaların çoğunu Toledo'ya özgü, kökeni Araplara dayanan bir tür badem tatlısı olan Mazapan yani marzipan satan pastaneler oluşturuyor. Ben söz konusu mazapan olduğunda Santo Tomé'den şaşmayın derim.


Dört yüzyıl boyunca İber Yarımadası'nın hem kültür hem de din merkezi olan Toledo'daki bu kültürel ahenk, 1496'da Katolik Kraller Isabel ve Fernando'nun gelişiyle son bulmuş ve yerini İslama karşı bir direnişe bırakmış. Toledo bu tarih itibarıyla kanlı bastırmalara, yasaklara ve akabinde bireylerin içselleşmesine şahit olmuş. Toledo topraklarında nefes alabilmenin öncelikli şartı Hristiyan olmak olunca bu güzel şehrin sakinlerine ya kabullenip kalmak ya da terkedip gitmek düşmüş.

Yahudi nüfus kendisine yeni bir vatan arayışıyla yollara düşmüş. Bugün Sefardiler olarak bildiğimiz Türk Yahudilerin kökeni işte taa Toledo'ya kadar uzanıyor. Kalabalık Müslüman nüfusun çoğu ülkeyi terkederken, malını mülkünü paraya çeviremeyen, bunları bırakıp gidemeyenlerse mecburen din değiştirerek Hristiyan olmuş. İnançlarını gizlice içten içe yaşamış, yeri geldiğinde bunu sanatlarına yansıtmış ve böylelikle islamın mimariye yansıması olan ünlü Mudejar tarzını ortaya çıkarmışlar. İslam sanatına özgü yuvarlak hatlı pencereleri ve ince detaylarıyla şehrin mudejar tarzına sahip yapıları arasında Tránsito Sinagogu..


Santiago del Arrabal Kilisesi..



ve şapelini El Greco'nun ünlü tablosu "Orgaz Kontu'nun Gömülüşü" adlı tablosunun süslediği Santo Tomé kiliseleri bulunuyor.



Dönemin Hristiyan kültürünün güçlü etkisi olarak da gotik mimari şehre damgasını vuruyor. İspanyol gotik katedrallerinin en iyi örneği olarak kabul edilen ve El Greco, Francisco Goya, Anthony van Dyck, Luis de Morales gibi ünlü ressamların tablolarının bulunduğu bir müze de içeren Toledo Katedrali..



ve San Juan de los Reyes Manastırı'nı sayabiliriz.




San Juan de los Reyes Manastırı'nın dış cephesinde birçok zincirin asılı olduğunu görürüsünüz. Bu zincirler Katolik Isabel'in emriyle Kral Fernando'nun Endülüs'de fethettiği toprakların hatırlatıcısı olarak astırılmış. Bunlar buralarda yapılan savaşlarda özgür bırakılan hristiyan esirlerin zincirleriymiş.


1560 yılında Madrid'in başkent yapılmasıyla Toledo'nun önemi azalmış ve artık bir sanat ve hayvancılık kenti olmaktan öteye geçemez hale gelmiş.

Şehir bugün eski ve yeni Toledo diye ikiye ayrılıyor. Tajo nehrinin dış yakasına bugünkü modern Toledo şehri kurulmuş. Roma dönemine ait, ortaçağdan kalma San Servando Şatosu'nun


kuzeydoğu eteklerinde Alcántara Köprüsü..


ve kuzeybatı eteklerinde San Martin Köprüsü Tajo Nehrinin iki yakasını birbirine bağlıyor.


Keyfine düşkün İspanyollar konforlarından ödün vermemek için Tajo nehrinin dış yakasındaki yeni yapılarda yaşıyor ve antik şehri sadece turistik amaçlı kullanıyor..

6 yorum:

Adsız dedi ki...

siz harikasınız ve kesinlikle bi gezi-tatil dergisinde filan çıkıp röportaj vermelisiniz.Harriika !

Eylem dedi ki...

Tesekkur ederim Ashley!

Unknown dedi ki...

شركة الصفرات للتنظيف بالرياض
شركة تنظيف بالرياض

شركة الصفرات لتنظيف الفلل بالرياض

شركة الصفرات لتنظيف الشقق بالرياض

شركة الصفرات لتنظيف المنازل بالرياض

شركة تنظيف منازل بالرياض
شركة الصفرات لتنظيف الخزانات بالرياض

شركة الصفرات لتنظيف القصور بالرياض


شركة الصفرات لتنظيف المجالس بالرياض

Unknown dedi ki...

شركة الصفرات لتنظيف الموكيت بالرياض

شركة الصفرات لعزل الخزانات بالرياض

شركة الصفرات لرش المبيدات بالرياض

شركة الصفرات لمكافحة الحشرات بالرياض

شركة الصفرات لكشف التسربات المياه بالرياض

شركة عزل خزانات بالرياض

شركة الصفرات لنقل الاثاث بالرياض

شركة الصفرات لنقل العفش بالرياض

Unknown dedi ki...

عمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووورعمل ممتاز مشكووور

جامعه المنيا dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.