21 Kasım 2011 Pazartesi

Maldivler'de Tüplü Dalış

Bizim adada köpekbalığı gerçeğiyle karşılaştığım şu akşamdan beri hayvanı gördüğüm 100 metre mesafeye güvenerek, belime gelen yere ancak gidiyordum ki, resortun bulunduğu Bandos adasında benim gibi köpekbalığı fobisi olan bir insan açısından durumun çok daha da vahim olduğunu gördüm.

Kumsaldan daha 3 metre gitmemiştik ki, suyun dizlerime henüz değdiği yerde gündüz gündüz bir dolu "Black Tip Reef Shark" (Siyah Uçlu Resif Köpekbalığı) yavrusuyla karşılaştık.


Zararsız olduğu söylenen bu tür, sadece elle beslenmesi -insanların buna gerçekten cesaret ettiklerine inanamadım-, ölü balık görmesi ya da tehdit sezmesi durumlarında saldırganlaşabiliyormuş.


Bu bilgiler ışığında Bandos'da geçirdiğimiz takip eden günler, köpekbalıklarının ancak ayak parmaklarımızı yiyebileceği, denizin kumlarla birleştiği yerle yetindik.

Öte yandan iskeleler üzerine kurulu restoranlardan cam gibi berrak suya baktığımızda topluca turlayan köpekbalığı yavrularının yanısıra rengarenk balıkları da görüyor, suyun altında neler olup bittiğini görmek için can atıyorduk.



Sonuç olarak benden beklenmeyecek ani bir kararla discovery diving yaparak köpekbalığı korkuma meydan okudum! Tabii yanımda dalış hocasının olacak olmasının, onun köpekbalıklarının zararsız olduğuna dair kendinden emin konuşmalarının ve o güne kadar Maldivler'de kayda geçen ciddi bir köpekbalığı saldırısı olmamasının kararımdaki payı büyük. Dalış hocasının anlattığına göre insana sebepsiz saldırabilen sadece kaplan köpekbalığı ve beyaz ya da diğer adıyla katil köpekbalığıymış. Hint Okyanusu bunların yaşam alanı dahilinde olmasına karşın, soğuk suları tercih ettikleri için resiflerin yani mercan adalarının içine girmiyorlarmış. Daldığımızda burada bolca bulunan ve zararsız olan yukarıda bahsi geçen resif köpekbalıklarından görebileceğimizi söyledi. Bense içimden onları görmemek için dua ediyordum. Allahın sevgili kuluymuşum, dualarım kabul oldu :)

Daha önce bahsettiğim hırsızlık olayında su altı kameramız çalındığından dalış esnasında gördüğüm nefes kesici sahneleri fotoğraflayamadım ne yazık ki. Bu eşsiz tecrübeyi unutmamak ve merak eden herkesle paylaşmak için Google'da "Bandos", "dalış" ve "su altı" anahtar kelimeleriyle arama yaparak gördüklerimin birebir aynısı olan görüntüleri seçmeye özen gösterdim.

Öncelikle Maldivler'e mercan görmek için dalış yapmaya gelecekseniz söylemeliyim ki, ülke dışına çıkarılmasını dahi yasakladıkları koruma altındaki mercanlar pek renkli değiller.. Tek-tük mavi ve çok nadiren de turuncu mercanlar dışında geri kalan %90 kahverenginin farklı tonlarında, değişik formlarda alelade mercanlar kanımca.


Addu'da da hep benzer mercanlar olduğunu düşünürsek, zannedersem buranın asıl olayı mercanlardan ziyade irili ufaklı inanılmaz renkli balıklar.



Suyun altında olduğum 45 dakika boyunca gördüğüm en iri balıklar, bir metreye varan boylarıyla rengarenk "Napoleon Wrasse"lerdi (Napolyon BBalığı).


Yine aynı boyutlardaki "Grouper"lar (Orfoz) ise daha seyrek olsa da görülüyorlardı.


İsmini papağan gagasına benzeyen ağzından alan, göz alıcı renklere sahip, 50-60 cm'lik "Parrot Fish" (Papağan Balığı) görmek için tüple dalmanıza gerek yok. Maldivler sularında çok sık görülen bu balık şnorkelcileri de sevindiriyor.


Normalde boyları bir metreye ulaşabilen, ama benim gördüklerim yaklaşık 50-60 cm'lik "Red Snapper"lar..


Aynı boyutlardaki "Sweetlip Fish"ler (Tatlı Dudak Balığı)...


Genelde tek başlarına yüzerek yan gözle sizi inceleyen, sarı, mavi, gri, kahverengi renklerde komik görünüşlü "Pufferfish"ler (Balon Balığı)...




Genellikle çift olarak gezen, Maldivler'in sembolü olacak kadar fazla sayıdaki 30-40 cm'lik "Surgeon"lar..


"Blue Lined Surgeon"lar (Mavi Çizgili Surgeon)..


"Emperor Angel Fish"ler (İmparator Melek Balığı)...


"Blue Queen Angel Fish"ler (Mavi Kraliçe Melek Balığı)...


Büyüleyici "Moorish Idol"'ler heryerdeydi..


Çarpıcı renkleriyle kalabalık gruplar halinde yüzen küçücük "Neon Damselfish"ler (Neon Balığı)...


"Gold Neon Tetra"lar (Altuni Neon Tetra Balığı) ve adını bilmediğim daha niceleri büyük balıkların arkasında adeta fon oluşturuyorlardı.


Ünlü "Clown Fish" (Palyaço Balığı), namı diğer "Nemo" da, parmak büyüklüğündeki bu balıklarla aynı kategoride olmasıyla beni sükut-u hayale uğrattı. Daha büyük birşey beklediğimi itiraf ediyorum :)


Yeri gelmişken, resmin arka planında gördüğünüz zehirli anemonlardan etkilenmeyip bizzat bunların içinde yaşaya-bile-n yegane balık olduğu için bir diğer adı da "Anemonfish" olan "Nemo" ile anemonlar arasındaki özel ilişkiye değinmeden geçemeyeceğim. Symbiosis denen bu ilişkide bu iki canlı okyanusda ayakta kalmak için birbirine yardım ediyor. Palyaço balıkları vücutlarının çevresindeki kaygan tabaka sayesinde anemonların zehirinden etkilenmeden, onların duyargaları arasına dökülen balık ve yosun artıklarıyla besleniyor ve bu korunaklı alanda yaşıyorlar. Buna karşılık anemonlar da palyaço balıkları sayesinde sürekli temizleniyor ve balığın sürekli yüzgeç hareketleriyle daha iyi bir su sirkülasyonuna kavuşuyor. Gerçekten de muhteşem bir döngü değil mi?

İnsanlara alışmış olduklarından mı yoksa doğalarından mı bilemem ama, heyecanlı ve tez canlı Nemolar dışında, burnumun dibinde yüzen ve bana mısın demeyen bu güzel yaratıklar, elimi onlara uzattığımda dahi korkmuyor, sadece dokunmama izin vermeyerek az kaykılıp yan gözle beni izlemeye devam ediyorlardı.

Bu nefes kesici tecrübe resortun dalış okulunun duvarlarını süsleyen çok gösterişli "Lion Fish" (Aslan Balığı) görülmeden sonlanmamalıydı ve öyle de oldu. İlki kayaların arasına sokulup kendini tam göstermemişti ama ikincisi tüm ihtişamıyla önümüzde yüzüyordu. Allahtan zehirli olduğunu sonradan öğrendiğim bu balığa dokunma girişimim olmadı :)


Gördüklerim sadece balıklarla sınırlı değildi. Bizi görünce derhal bir çukura büzülen gri renkli bir ahtapot, yine gri ve pembesini gördüğüm son derece gösterişsiz iki dev denizyıldızı... Derken ilk önce bir tür yosun ya da deniz bitkisi sandığım, mercanların üzerine yapışmış suyun hareketiyle bir o yana bir bu yana salınan "Water Lily" (Nilüfer) ya da "Feather Star" (Tüy Yıldız) denen deniz canlılarıyla karşılaştım. Merakımı öylesine cezbettiler ki, onları yolmak gibi bir niyetim olmasa da kendilerine dokunma girişimim de dalış hocasının engeline takıldı. Meğer bunlar planktonlarla beslenen deniz canlılarıymış. Geceleri beslenmek için mercanlardan ayrılarak bağımsız hareket ederlermiş.



Dalış tecrübem boyunca beni çok etkileyen iki olaydan birisi, boyları 60 cm kadar olan gümüş renkli yüzlerce "Silver Reef Fish"den (Gümüşi Resif Balığı) oluşan sürünün içinde yüzüşümüzdü.. Onlar varlığımıza rağmen hiç rahatsız olmadan ani ve senkronize hareketlerle bir sağa, bir sola yüzmeye ya da daireler çizmeye devam ederken ben bunun dans mı, oyun mu yoksa bir ritüel mi olduğuna takıldım kaldım :)


Diğer çarpıcı olay ise mercan adasının sığ sularının bitip aniden derin okyanus suyunun başladığı, mercanlarla kaplı uçurumun dört-beş metre altındaki dar mağara ağzından bakınca gördüğüm manzaraydı. Üç metre derinliğe kadar uzanan mağaranın içindeki uzun beyaz dalların aslında dev ıstakozların solungaçları olduğun anlamam zaman aldı..


Mağaranın sol tarafında "S" harfi yapmış, ağzı açık hareketsiz duran yeşil müren balığı beni ürküttüyse de, belli ki dalış hocamla ahbaplıkları vardı.


Saldırgan olduğunu sandığım mürene çekinmeden elini uzatışını dehşetle izledim. Neyse ki elini kolunu kaptırıp daha ilk dalış tecrübemde beni olayda soğutmadan oradan ayrıldık..

Tekrar dalar mıyım hiç bilmiyorum. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar üçüncüde ele geçermiş lafını hatırlayıp köpekbalıklarıyla şansımı fazla zorlamam gibi geliyor ama yine de söz vermiyorum...

7 yorum:

Gulcin dedi ki...

Eylem, buyulenerek okudum sanirim bu postu. her resimde durdum baktim baktim bayildim. ve saydigin tum "hafifletici" kosullarin yaninda bu dalisa cesaret gosterdigin icin seni gercekten tebrik ediyorum. O kopek baliklari disleri yok deseler bile korkutur beni :)
harika bir deneyim olmus. hepsi birbirinden guzel baliklarin senin makinandan olsaydi da cok guzel fotograflar olurdu burada eminim ama bunlar da muhtesem :)

sanirim favorilerim papagan baliklari ve mavi cizgili sugeonlar :) cok tesekkurler bu guzel paylasim icin

Eylem dedi ki...

Gülçin'cim, teknik bir hata sonucu post henüz yarımken yayınladım, sen de o şekilde okudun :) Zamanın olursa tekrardan bir göz atarsın. Çok teşekkür ederim bu arada :)

Eren dedi ki...

Eylem'cim çok şahane!
müren'i görsem kesin dokunmaya kalkardım.
Napoleon Wrasse'lerden bizim sularda olma ihtimali nedir acaba, akman bilir, bir akrabasının falan mesela? Acaba fener balığı ile bi ilgileri var mı, çok benzer büyük bir tane gördüğümü hatırlıyorum kimbilir nerede, balıkçılar tutmuşlardı.

Eylem dedi ki...

Hay allahım, müren saldırgan bir hayvan. Bu muhtemelen insanlarla çok haşır neşir olduğundan evcilleşmişti, hakkaten :) Napolyan balığı tropik sularda yaşıyor, ılık suları seviyor diye biliyorum ama belki amca oğlu falan bizim oralard yaşıyordur. Vikipedya'dan bakmak lazım.

Gulcin dedi ki...

evet oyle olmus Eylem o hali de guzeldi ama :)
ben de o versiyonu okurken keske gumus baliklarinin resmi olsaydi demistim iste bu versiyonda var :)
tesekkurler:)

Adsız dedi ki...

Harrrika ! Yeni Kaledonya'da daldığmızda gördüklerimin aynıları.Mercanlar,aslan balığı ,palyoço balıgı çok enfes bir dünya.

fatihsim dedi ki...

Maldivler 1.200 adanın 281'inde insan yaşamaktadır. 1.000 civarında ada halen boştur. Yerleşim bulunan 281 adadan 195'inde Maldivliler, 86 ada ise "otel ada" şeklinde kullanılmaktadır.