26 Eylül 2011 Pazartesi

Sinek küçüktür ama mide bulandırır..

Maldivler'e geldiğimizden bu yana 31-32 dereceden aşağı inmeyen yoğun sıcağın yanısıra, aşırı neme sebep olan yağmurlar da en güneşli günde bile 5-10 dakikalık serpiştirmeler şeklinde kendini gösteriyor. Burası için kapalı diyebileceğimiz günler ise yarım saatlik "shower" dedikleri yoğun yağmurlar görülüyor. Yağmurlarla beraber ülkede zaten çok olan sinek nüfusunda da patlama yaşanıyor. Özellikle yağmur sonrası dışarıya çıktığımızda sinekler adeta üzerimize yapışıyor..

Yaklaşık 110 ülkeyi ve dünya nüfusunun %60'ını tehdit eden "dengue fever" (dengue ateşi) Brezilya, Kolombia, Paraguay, Hindistan, Thailand, Filipinler, Burma, Malezya gibi tropikal iklim kuşağı ülkelerinin yanısıra Maldivler'in de başının belası.

Isırıldıktan 3-14 gün sonra kendini gösteren hastalığın belirtileri yüksek ateş, gözlerin yan kısmında hissedilen baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları ve ciltte kızamık benzeri döküntü. Henüz hastanın sıvı kaybını gidermek üzere desteklenmesini saymazsak herhangi bir tedavi mevcut değil. Hastalığı kişi genelde kendi kendine atlatıyor, ancak kronik hastalığı olanlar ve 10 yaş altı çocuklar hastalığı daha ağır seyirli geçirebiliyor, dolayısıyla risk grubunda sayılıyorlar.

Her sivrisinek türü dengue virüsü taşımıyor. Hastalığı yayan sivrisinekler "Egyptian Tiger Mosquito" (Mısır Kaplan Sivrisineği) diye de bilinen ve dengue ateşinin yanısıra uygun coğrafyalarda sarı humma ve chikungunya hastalığının da taşıyıcısı olan "Aedes Aegypti" türü.


Kökü kurutulması gereken gerçek bir baş belası anlayacağınız.. Bu sinekler tıpkı diğer masum sivrisinekler gibi yılın her ayı mevcutlar aslında, ama her yeri bu hayvanların yaşam alanı olan yağmur suyu tanklarıyla dolu Maldivler'de özellikle Haziran ve Temmuz aylarındaki şiddetli muson yağmurlarıyla hayvanlar ve dolayısıyla hastalık katlanarak çoğalıyor.

Çözüm yağmur suyu ya da tatlı su toplanan tankların kapalı olarak tasarlanması ve bunların ilaçlanması yoluyla bu sineklerin yaşam alanının kurutulması. Buraya geliş sebebimiz Akman'ın şirketinin adaya içme suyu sağlamak üzere arıtma tesisi kuracak olması zaten, yani bu iş emin ellerde ;) Ama içme suyu tesisinin start almasına daha iki-üç ay var..

Akman daha önceki aylarda sokakların iki günde bir ilaçlandığını söylese de, ben geldiğimden beri bunca sineğe rağmen ilaçlama yapıldığını görmedim. Belki de en tehlikeli ayları atlatınca ilaçtan tasarruf yapıyorlar, tedbiri bireylere bırakıyorlardır :) Bireysel olarak alınacak tedbirlere gelince, vücuda yapışmayan ve tüm vücudu örten kıyafetler giyilmesi ve açıkta kalan yerlerin sineksavar kremle korunması öneriliyor. Bizim tecrübemiz her ne kadar sineksavar kremin %100 koruyucu olmadığı yönündeyse de, kabul etmeliyim ki ısırık sayısını bir hayli aşağıya çekiyor.

Merak edenler için, sivrisineğe karşı kullanılabilecek bazı doğal yöntemler ise şunlar:

KİŞİSEL UYGULAMALAR:

* Biberiye çayı: Bir dal biberiyeyi kaynar suya koyup biberiye çayı hazırayın. Mümkünse içine birkaç damla sitronella zambağı esansı damlatın. Yoksa sadece biberiye çayı da yeterli olacaktır. Elde ettiğiniz çayı vücudunuza sürün. Koruma süresi çok uzun değil. Saatte bir tazelemekte yarar var.

* Limon çayı: Bir limonu sıkıp hem suyunu, hem de kabuğunu kaynar suda bekletin. Soğuduktan sonra losyon gibi vücudunuza sürün. Limon kokusu böcekleri geri püskürtür.

* Giyim kuşam:
- Şekerli parfümlerden kaçının.
- Sivrisinekleri cezbeden parlak ya da fosforlu kıyafetler giymeyin.

* Sivrisineğe karşı tüketebileceğiniz gıda maddeleri:
- Günde 3 kaşık bira mayası
- Çiğ soğan, sarımsak
- Bol B vitamini içeren gıdalar (badem, mantar, nohut, mercimek). Bu şekilde cildimiz bizim algılayamayacağımız ama sinekleri son derece rahatsız eden bir koku salgılıyormuş.
- Çinko içeren gıdalardan günde 60 miligram tüketin (müsli, et, laktoz, soya vs). Çinko seviyesi düşük olan kişiler sinekleri cezbedermiş.

EVİNİZ İÇİN UYGULAMALAR:

* Pencerenizin önüne bir bardak sirke koyun.
* Pencere ve kapılara lavanta, biberiye, kekik ya da okaliptus gibi bitkiler asın. Bu bitkilerin kokusu sinek ve böcekleri rahatsız eder ve kaçırır.
* Pencere ya da kapı önünde fesleğen yetiştirin. Bize kokusu çok hoş gelen bu bitki böcek ve sineklerin hiç hoşuna gitmez.
* Birkaç okaliptus yaprağını bir süre suda kaynatın ve elde edilen sıvıyı küçük kavanozların içinde evinizin tüm odalarına yerleştirin.
* Evinizde lavanta ve limon esanslı mumlar yakın.

Nisanda başlayan yağışlar Kasım ayına kadar devam edermiş.. Daha önümüzde bir ay var.. Sonrasında da sinek bitmiyor ama yağmurların sona ermesi ve nemin azalmasıyla sayıları bir hayli azalıyormuş.. Her ne kadar en tehlikeli aylar olan Haziran ve Temmuzu geride bırakmış olsak da, hala hastalık taşıyan bir sinek tarafından ısırılma olasılığı var yani.. İşte bu sebeple yerli halk garip bir vurdumduymazlık içinde olsa da, bizim evin kapısı korka korka açılıp, telaşla kaşla göz arasında kapatılıyor.. Ardından da bu hıza rağmen içeri sızan sivrisineklere karşı savaş başlıyor...

Hiç yorum yok: