Maldivler'e geldiğimizden bu yana sinek ve cüce karıncalardan sonra en sık gördüğümüz hayvan günün her saati ev ve bahçe duvarlarında, pencerelerin dış yüzeylerinde vs. gezinen "gecko"lar. Bunlar buralarda eve bereket ve şans getirdiğine inananıldığı için uğurlu sayılan ve böceklerle beslenen son derece faydalı, sevimli, mini minnacık kertenkeleler. En büyüğü serçe parmağım kadar..
Kuş şakımasını andıran oldukça yüksek volümlü sesleri çok şaşırtıcı. İnsan bu denli küçük hayvanlardan bu kadar büyük bir sesin nasıl olup da çıktığına inanamıyor.
Bir de onların uzun bacaklarıyla müthiş hızlı kuzenleri "calotes"ler, yani bahçe kertenkeleleri var.. Bu çevik hayvanlarla haşır neşir olmak pek mümkün olmuyor..
Ülkede nadiren gördüğümüz danaburnu, hamamböceği, bolca sinek ve cüce karıncalar dışında böcekten eser yok. Belli ki geckolar ve calotesler iyi iş çıkarıyor.
Bu arada cüce karıncaların inanılmaz çevik olduğuna değinmeden edemeyeceğim. Geçenlerde Duru yemeğe gittiğimiz restoranda bir karınca yuvasına parmağını soktu. Ben de o an onu seyrediyordum. Hayvanların olağan üstü hareketlenmesi beni ayaklandırdı. Hemen yanıbaşımızdaki Duru'yu azami beş saniye sonra kucağıma almıştım ama onlarca sinek de omuzlarına kadar çıkmıştı bu arada :) Allahtan ısırıksız atlattık karıncaların saldırısını..
Bir diğer ilginç hayvan ise akşam üzeri 4-5 gibi beliren meyve yarasaları..
Kanat genişliği yaklaşık bir metreyi bulan bu devasa yarasanın zararsız olduğu söyleniyor.
Başlıca besin kaynağı adından da anlaşılacağı gibi meyveler. Geceleri bahçemizdeki "roseapple fruit" ya da yerli dilinde "jambrol" ağacında bol bol zaman geçiriyor, meyveleri paylaşamıyor ve birbirleriyle kapışıyorlar. Nitekim ağacın tatmak için merakla beklediğimiz, henüz ham meyveleri her sabah biraz daha azalmış ve kimi dalları kırılmış oluyor. Bu gidişle tadı hamken bile muhteşem olan bu ilginç meyveden bize bir gıdım kalmayacak gibi.
Bunlar Maldivler'in sadece karadaki hayvanları.. Daha bir de sualtındakiler var ki, henüz görmek nasip olmadı.. Ama evimizin yakınında bulunan, başka bir yazıma konu edeceğim fotoğraf stüdyosundaki harikulade tuzlu su akvaryumunda gördüğüm canlı mercanlar bile aklımı başımdan almaya yetti.. Bir de evin az ilerisindeki kumsaldan topladığım ölü mercanlar var tabii.. Kırıntıları böyleyse kendileri nasıldır diye düşünmeden edemiyor insan.. Elbet onları da yavaş yavaş tanıyacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder