24 Kasım 2011 Perşembe

Zin ile İn'in oyunları

Zamira temizlik yapmaktan, bense yalapşap temizliğinden hiç hoşlaşmasak da, ikizlere tek başına bakmak zorunda olduğundan o bana, daha iyi birini bulmaya ne zamanım ne mecalim olmadığından ben ona mecburuz.

O da, Maldivler'deki ezici çoğunluk gibi boşanmış. sebep kocasının başka bir kadınla daha evlenmek istemiş olması. Şimdilerde adam öbür kadından da boşandığı için tekrardan kavuşma planları yapıyorlar. Anlayacağınız, kanı kaynayan ada insanının üzerine müslümanlık örtüsü örtülünce burada evlilik, "ilişkileri" yaşandıkları süre boyunca resmileştirmek için tercih edilen bir yönteme dönüşmüş.

Zamira o gün de, defalarca uyarmama rağmen ev temizliğini kısa kesmiş ve kendisini sineklerden dolayı hiç çıkamadığımız bahçemizin temizliğine vermişti.. Yaz tatiline girmiş olan ikizleri de, ona otları yolarken yardım etmeye gelmişlerdi. Meğer yaz gelmiş de, bu farklı dünya coğrafyasında biz yağmurlardan farkedememişiz.

"Bana Zin, ona da İn diyebilirsin" dedi çocuklardan birisi. Asıl isimleri Mazin ve Main. Birbirlerinin aynadaki yansıması gibi değiller mi?


Derken, meyve yarasalarının çok sevdiği ve asla dalında olgunlaşıp pembeleşmelerine müsaade etmediği "jambrol"ler şahane olunca, temizlik gibi otlar da hikaye oldu...


Zamira kalan tek tük "jambrol"leri toplar, çocuklar tadarken...


Günlerdir bahçenin bir köşesinde duran içi hala yağmur sularıyla dolu oyuncak kum kalıpları ilişti gözüme..


Hoşlanacaklarını düşünerek onlara el edip kalıplara yöneldim. Hızla peşimden geldiler. Kalıpların yağmur suyuyla dolu olduğunu gören Zin, dünyanın en ciddi edasını takınarak konuşmaya başladı.. Bir daha da hiç susmadı :)


"Olmaaaz... Biz yağmur sularıyla oynamıyoruuuz.... Çünkü sivrisinekler tatlı suyu çok sever ve yağmur sularının içine yavrularını bırakırlaaar." (Bunu okulda öğrenmiş olmalı)

"Sonraaa o yavrular büyür ve bizim kanımızı emmek ister. Bak, işte burdalar!" (Heyecanla etrafında uçuşan sinekleri göstererek)

"Onlardan korunmanın en kolay yolu sakinceee, kıpırdamadan beklemek, aynen böyle.." (Sineğin konmasını bekler)


"Burası çok önemli! Sivrisinek konduğunda, daha iğnesini batırmadan vurup onu öldürüyoruz." (Bunu okulda öğretmedikleri kesin)


"Actually it's a very funny game!" (Aslında bu gerçekten çok zevkli bir oyun!) diyordu parmağındaki ölü sineği gösterirken..


"Ve işte bir tane daha.."


Kısık sesle "Bazen de onları yakalıyor ve avcumuzun içine hapsediyoruz. Havasızlıktan ölüyorlar!" dedi. Burda bizim de küçükken aynı şeyi karasineklerle yaptığımızı, ama onların ısırmadığını hatırladım.. Bunu uygulamalı olarak yapıp avcunun içindeki başarısını gösterdi.. Önceden öldürdüğü diğer sineğin leşi de hala ayasındaydı.


"Another funny game is.." (Bir diğer zevkli oyun da..) diye devam ederek son olarak flip floplarla sivrisinek avlama numarasını gösterdi..


Hazır tatildelerken anneleriyle daha sık gelmeleri için sözleştik. Onları iki gün sonra çizgifilm sözüyle tavladım. Anneleri Duru uyanınca arayıp çağıracak, onlar da yakındaki evlerinden yürüyerek geleceklerdi.

İki gün sonra -bugün- şiddetli yağış nedeniyle Zamira'yı beklemiyorken kapıda beliriverdi. Sokaklardaki onca su birikintisine rağmen nasıl gelebildiğine şaşırmış, bir taraftan da biriken ütüler bitecek diye sevinmiştim. Yine de bir daha böyle hava koşullarında gelmemesini, işin sağlığından önemli olmadığını söyledim. Sizce ne yaptı????

2 yorum:

Gulcin dedi ki...

cocuklarin gozlerinin ici guluyor ne guzel. bir yandan da ne kadar birbirine cok benzeyen ama ayni zamanda cok farkli seylerle egleniyor cocuklarin dunyanin binbir kosesinde. boyle yazilari cok seviyorum Eylem oralari tanimak az da olsa gunluk hayata dair bir seyler ogrenmek cok keyifli oluyor. cok tesekkurler.
eve geri mi dondu yoksa Zamira, cocuklari cizgi film izlemeye birakip :)
merak ettim ne yapti :)

Eylem Atılgan dedi ki...

Teşekkürler Gülçin. Çok mutlu oldum keyif aldığına :) Yok, Zamira çocukları Duru uyanınca telefon açıp çağıracaktı ama o selde isteseler de gelemezlerdi. Zamira be öyle deyince hiç çekinmeden ben o zaman gideyim yarın gelirim deyip gitti :) Biz dumurdan cevap bile veremedik. Tepki verecek kıvama geldiğimizde de o evinin younu tutmuştu bile :D